ODAKLANMAK-NURDOĞAN ARKIŞ

Odaklanmak...
9 Eylül 2020
 

Bugünlerde malum virüs yüzünden hepimiz tedirginiz. Bir çok nedeni var bu tedirginliğimizin, bir tanesi de bizim normalde odaklandığımız şeyler yerine bu ölümcül hastalığa odaklanmamız.

Odaklanma insanın sağ kalabilmesi, yarına kendini ve gelecek nesillerini aktarabilmesi için son derece önemli bir beceri. Liderlik denilen alanın da çok önemli noktalarından bir tanesi.

Virüs, bizim odağımızı aldı ve sadece buna bakar hale geldik. Geçenlerde öğretmen olan bir tanıdığım ile karşılaştık. Sadece virüsten konuşuyordu. Başka hiçbir konu ilgisini çekmedi ve kendisi de bunu söyledi. Aylardır virüsten başka bir konuyla ilgilenmiyormuş. İki çocuğu da annesinin bu sözlerini duyuyorlardı. Telefonla konuştuğum ve bu durumda olan başka tanıdıklarım da var...

Acaba sadece ve sürekli olarak virüsten ve ölüm tehlikesinden bahseden bir anne ya da baba nasıl davranabilir, nasıl konuşabilir? Örneğin çocuğunun derslere odaklanmasını sağlayabilir mi? Ya da çocuğunun cep telefonunda fazla vakit geçirmesini engelleyecek bir iletişimi kurabilir, kararlı bir davranış sergileyebilir mi?

Bir çok okurum ve takipçimden mesaj alıyorum; bu dönemde çocuklarının cep telefonuna ve bilgisayara olan bağımlılıklarının arttığını ve engel olamadıklarını söylüyorlar. Genellikle kendileri de aynı şekilde ya cep telefonunda ya da TV’de vakit geçiriyorlar. Onların da bu nesnelerde vakit geçirme süreleri artmış durumda. Yapılan bazı araştırmalar da bunu destekliyorlar.

Bir an için, virüsten başka bir şeyi gözü görmeyen, kulağı daima salgında olan, ölümü sürekli bir tedirginlik olarak yaşayan bir baba olduğumu düşünün. Yani odağım sadece bugünler ve sadece olumsuz olan şeyler...

Çocuğum bana “baba cep telefonunda bir oyun daha oynayayım, lütfen” derse ne cevap veririm? Odağımda sadece bugün olduğu için muhtemelen izin veririm... Ya da belki çocuğum uzaktan eğitimin ne kadar zor ve dayanılmaz olduğundan şikayet ederse, acaba ona ne derim? “Olsun evladım, haklısın, ama bu senin geleceğin için yapmak durumunda olduğun zorunlulukları içeriyor, o nedenle hadi bakalım dersinin başına” mı derim, yoksa “bir işi beceremiyorlar, zaten ne olacağı da belli değil, görüntüyü kapat da öğretmenin anlamasın bari” mi derim? Geçenlerde bir sınıf öğretmeni paylaştı, sınıfta 41 öğrenci var ve derse sadece bir tanesi katılmış.

Akrabam olan bir baba, ilkokulda olan oğlunun bütün derslerinde yanında duruyormuş. Ben de onunla beraber dersleri takip ediyorum, sıkıştığı yerlerde açıklamalar yapıyoruım, diye anlattı. Neden bunu yapıyorsun, diye sordum. Abi dedi, şimdi onun gevşemesine onay verirsem, ileride her sıkıntıda kaytarmaya çalışacak, ama bu zor dönemde de konsantrasyonu sağlarsam, ileride o da biz de sıkıntı çekmeyiz, dedi. Yani odağı bugünlerde değil gelecek günlerdeydi.

Hepimiz bugünleri aşabilmek için zorlanıyoruz. Bu çok normal. Şu an dünyadaki hiç kimse bu salgınla ilgili kesin ve umut verici bilgilere sahip değil. Bu bir süre daha böyle devam edecek. Bu durumdan daha az hasarla çıkabilmemiz ve kendimizin, ailemizin veya sınıfımızdaki ve okulumuzdaki çocuklarımızın biraz daha az hasar alabilmesini sağlamanın yolu geleceğe odaklanabilmekten geçiyor.

Gelecekte olmasını istediğimiz yaşamı hiç gözden kaybetmemiz gerekiyor. Gelecekte çocuğumuzun ve kendimizin nasıl bir hayatı olmasını istiyoruz, konusunu hiç unutmadan, orada olmasını istediğimiz davranış ve özelliklere odaklanarak, çocuklarımıza bu anlamda liderlik etmek ve yol göstermek durumundayız. Bunu yapanlar, yani koşullar ne olursa olsun ideale ve geleceğe odaklanabilenler, bu dönemden çıktığımızda çok daha güçlü bir hayat becerisi kazanmış olacaklardır.

 

Paylaş:

Duyuru Fotoğrafları