Danışmanlarımızdan

Ailede, okulda ya da iş yerinde biri size, ben senin büyüğünüm, dediği zaman nasıl bir ilişkiden söz etmiş oluyor?

Nasıl bir ilişkiniz olduğunu içinde bulunduğunuz kültür tanımlıyor. Açıklamak istiyorum;

İki tür sosyokültürel ortam tanımlıyorum; 1- Denetim Odaklı Korku Kültürü (DOKK); 2- Geliştirme Odaklı Değerler Kültürü (GODK). Örnek olarak öğretmen öğrenci ilişkisini düşünelim. Eğitim kurumunun kültürü DOKK ise, öğretmen öğrencisine, ben senin büyüğünüm, dediği zaman öğrencisiyle arasında şöyle bir ilişki varsayar:

  1. Sözümü dinlersen sana önem veririm; dinlemezsen, seni umursanacak, kaale alınacak biri olarak görmem.
  2. Akıllı, normal bir insansan sözümü dinlersin; sözümü dinlemezsen sende bir bozukluk var, demektir.
  3. Benim sözümü dinlersen sana değer veririm.
  4. Öğrenci kendi başına birşeyler öğrenip hayata hazırlanamaz; büyüğünün sözünü dinleyen, dediklerini yapan güvenilir biridir, hayatla baş edebilir, ayakta kalabilir, başarılı olabilir.
  5. Sözümü dinleyen biri olursan seni emek ve zaman vermeye değer görürüm. Sözümü dinlemezsen, seni sevilmeye değer görmem.
  6. Sözümü dinle, başına buyruk olma. Senin hayatının anlamı benim öğrencim olup sözümü dinlemenden kaynaklanıyor. Öğretmeninin sözünü dinleyen biri ol; başına buyruk asi bir öğrenci olma.

Yukarıdaki örnekte gördüğünüz gibi, denetim odaklı korku kültüründe (DOKK) ilişki içinde olan insanlardan biri güçlüdür ve güçlü olduğunu düşünen bu kişi diğerinin kendinden daha güçsüz olduğunu varsayar. Biri güçlü, “BEN bilirim!” diğeri güçsüz, “Evet efemdim SİZ bilirsiniz,” deyince ilişki sorunsuz işlemeye başlar. Bu korku kültürünün BEN-SEN ilişkisidir. BEN diyen diğer kişinin düşünce, duygu ve davranışını belirleme hakkı ve gücü olduğunu düşünür. SEN durumunda olan güçsüz kişi BEN diyenin denetimi, gözetimi altında yaşamak durumunda olduğunu kabul etmeye zorlanır! Bu zorlama bebeklikten ölüme kadar devam eder; süreklidir.

Konuşacak, nasihat edecek, sözü dinlenecek olan ‘büyük’ BEN diyendir. BEN diyen kişi okulda öğretmen, evde anne - baba, işyerinde yönetici olan kişidir.

Şimdi, Gelişim Odaklı Değerler Kültürü (GODK) içinde öğretmenin öğrencisine, ben senin büyüğünüm, dediğini düşünelim. Bu kültürde öğretmen öğrencisine, ben senin büyüğünüm, dediği zaman öğrencisiyle arasında sorumluluk zemininde şöyle bir ilişki varsayar:

  1. Seni gelişimine katkıda bulunabileceğim bir potansiyel olarak görüyor ve önemsiyorum.
  2. Bu potansiyeli olduğu gibi, her ne ise, o olarak kabul ediyorum.
  3. Sen eşi benzeri bulunmayan, kendine özgü bir değersin, evrende teksin.
  4. Senin yaşadıklarından, hayat deneyimlerinden birşeyler öğrenip bilgi ve beceri kazanacağına güveniyorum. Benim deneyimlerinden yararlanabileceğine de inanıyorum.
  5. Emek ve zaman vermeye değersin; seni sevilmeye layık görüyorum.
  6. Ben senin öğretmeninim, sen benim öğrencimsin. Sen hem kendine özgü özgürlüğü olan bir birey, ama bu okulda benim sorumluluğum içine giren bir öğrencisin.

Gelişim odaklı değerler kültüründe (GODK) ilişki içinde olan insanların her ikisi de güçlüdür. İlişkilerine anlam veren müşterek amaçları ‘gelişim’dir. Öğretmen öğrencisinin olabileceğinin en iyisi olmasını ister; öğrenci de olabileceğinin en iyisi olmasına heves eder; şevklidir. Her ikisi de paylaştıkları değerler çerçevesinde birbirini tanımlayan, destekleyen bir ekibin vazgeçilmez parçalarıdır.

Burada BİZ ilişkisi vardır. BİZ’in temelinde paylaşılan değerler ve bu değerlerden kaynaklanan müşterek bir amaç, bir hedef bulunur. BEN-SEN ilişkisinde kimin güçlü olduğu önemlidir. BİZ ilişkisinde öğrencinin gelişmesine en çok katkı sağlayacak olan ‘değer’ önemlidir. BİZ ilişkisini değerler yönetir; öğretmen öğrenci ilişkisinde gelişime götüren ‘emek,’ ‘şevk,’ ‘bilgi,’ ‘deneyim’ ve ‘kendini adama’ temel değerlerdir.

BEN-SEN ilişkisinde öğretmen nasihat eder; BİZ ilişkisinde ise sohbet. Sohbet birbirine saygılı iki insanın yaşam deneyimlerini paylaşıp, sorgulayarak değerlendirmesinden oluşur. BİZ ilişkisi sınıfta, evde ve iş yerinde kurulabilir.